Gökçe'nin önceliği hayal değil güven

Geçtiğimiz gün CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Buğra Gökçe ile bir araya geldik. Elbette gazeteci refleksiyle aklımıza gelenleri sorduk, manşet çıkarmaya çalışırken, belki büyük cümleler gelir mi diye bekledik. İzmir'deki aday adaylığıyla birlikte bürokrasiden siyasete geçiş yapan Gökçe'nin nasıl sözler vereceğini görmek istedik.

Peki karşınızda ne buldunuz sorusunu duyar gibiyim.

İlk olarak "Böyle olmasaydı" kısmıyla başlayayım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevinden istifa ederken mutlaka İmamoğlu ile görüştüğü varsayımında bulunduğum Gökçe, adaylık için yola çıktığından beri Tunç Soyer ile herhangi bir diyaloğunun olmadığını belirtti. Nezaketen bir görüşme ya da telefon olabilirdi. Öte yandan aday adaylığı için kente gelişinden beri bu kadar yoğun ve yer yer belaltı hale gelen vuruşları da beklemediğini söyledi.

Gelelim başlıkta olduğu gibi Gökçe'nin önceliğinin güven oluşuna...

Buğra Bey'den bugünden sözü verilecek mega projeler, büyük vaatler, İzmirliyi heyecanlandırmaya çalışan söylemler duymadığımızı peşin olarak söyleyebilirim. Basit bir dille, Buğra Gökçe kente makyaj yapmadan önce, kentin hastalıklarını tedavi edip önce sağlığını yeniden kazandırmak istiyor. Yani hayal satmıyor.

Bunların yerine ilk olarak tabir-i caizse kasanın son durumunu görmek istiyor. Çünkü önünde tamamlanmamış çok sayıda proje ve çözüm bekleyen sorunlar var. Bunların içinde Opera Binası'ndan tutun da, Karşıyaka Stadı, Onat Tünelleri, Harmandalı Çöplüğü, yağmur suyu ayrıştırması, belediye kaynaklarının doğru kullanımı, Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası'nın ne zaman yapılacağı, kentsel dönüşümde atılacak adımlar, şehrin trafik yükü gibi birçok başlık var. 

Gökçe'nin İzmir'de iki konuya çok önem verdiğini gördük. Biri her geçen gün artan trafik problemi, diğeriyse her an için yeniden yaşayabileceğimiz bir deprem felaketi...

Her iki konuda da Buğra Bey, bence tek başına Büyükşehir kaynaklarıyla hareket etmeyi değil, ilgili bakanlık ve müdürlüklerle çalışarak İzmir'e hizmet etmeyi düşünüyor. Denebilir ki Buğra Gökçe, göreve gelmesi durumunda A planı olarak siyasi söylemden çok, devlet kademeleriyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin diyalogları geliştirerek İzmir'in ihtiyaçları için merkezi yönetim imkanlarını kente taşımanın taraftarı olacak. Böylelikle Büyükşehir bütçesini rahatlatarak oradan da farklı hizmetler üretmeye çalışacak. Bunu yaparken de ihtisas alanı olan ve doktorasını tamamladığı şehir plancılığı üzerinden, projelerin üretilmesi ve yürütülmesi noktasında bizzat takipçi olacak.

Açıkçası kendi adıma bu söylemi gerçekçi görüyor ve parti ile aday adayı ayırmadan önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü en büyük korkumuz; belki kendimizden çok ailemiz ve sevdiklerimiz için deprem riski. En büyük gerilimiz ise artık işe gidiş geliş saatlerindeki trafik yoğunluğunun günün her saati yaşanabiliyor olması.