AK Partili Baran'dan 4 yıl özeti ve adaylık sinyali...

AK Partili Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ahmet Uğur Baran, belediye meclislerindeki 4 yılda yaptıklarını anlatırken, yerel yönetim performanslarını değerlendirdi. Baran ayrıca 14 Mayıs seçimlerinde aday olup olmayacağına ilişkin soruya da çarpıcı bir yanıt verdi.

AK Partili Baran'dan 4 yıl özeti ve adaylık sinyali...
11 Mart 2023 - 11:01

Burak Cılasun / İzmir Sıcak Haber

İzmir'de siyasi çıkışları ve engelli hakları için yaptığı çalışmalarla uzun yıllardır AK Parti siyasetinin içinde dikkat çeken siyasilerden olan Ahmet Uğur Baran, yaklaşan 14 Mayıs seçimleri öncesinde İzmir Sıcak Haber'e konuştu. Büyükşehir ve Karşıyaka'daki 4 yıllık meclis üyeliği görev sürecini değerlendiren Baran, 2018'deki milletvekili adaylığından sonra yeniden adaylık düşünüp düşünmediğine ilişkin soruya ise "Çok istiyorum ama sadece benim istemem yeterli değil. Parti büyüklerimiz ne derse o olur." yanıtını verdi.

Sayın Baran 4 yıldır belediye meclis üyesisiniz. Bu sürede bireysel ve toplumsal olarak hedeflerinize ne oranda ulaştınız? 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki yaptığım siyaseti bugüne kadar bireysel olarak yapmadım. Dolayısıyla bireysel olarak anlatırsam kendimle ve bugüne kadar aldığım birçok görevle çelişmiş olurum. Şunu söyleyebilirim ki yapmak istediklerimin hepsini yapabildim mi? Hayır. Çünkü yapabildiklerim, bulunduğum görevlerin gücü ölçüsünde olabildi. Yaptıklarım yeterli oldu mu? Olmadı belki ama tatmin edici oldu. 4 yıllık Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği görevimde her ne kadar önergeleri bireysel olarak vermiş olsam da hem parti grubumun hem de diğer gruplarla birlikte Tunç Soyer’in de desteğiyle yapabildik. Bu nedenle diyebilirim ki yapabileceğimizi düşündüğümüz kısmın yüzde 80’ini yaptık. 4 yıl boyunca engelli vatandaşa yansıyacak işler yaptık.

Yapılanların içinde en önemlisi neydi?

Buna sadece bir yaptığımızı söylersem çocuk ayırır gibi hissederim kendimi. O yüzden diyebilirim ki Büyükşehir Belediye Spor Kulübü’nün engelli takımlarının İzmir’imizi temsil etmesi adına onlara şehirlerarası otobüs alınmasını sağlamak da çok önemliydi, uzak ilçelerden merkezdeki hastanelere engellilerin taşınabilmesi için ilçe belediyelerine Büyükşehir’den araç hibe edilmesini sağlamak da çok önemliydi. Tam 16 ilçeye engelli hizmet aracının hibe edilmesi demek, engellilerin aksama olmaksızın hastaneye gitmesi anlamına geliyor. Bunun kıymeti çok büyük. Ayrıca sadece engelli vatandaşlar için de 4 adet otobüs alınmasını sağladık.

Başkan Soyer ile inişli çıkışlı bir siyasi diyaloğunuz oldu. Nasıl yorumlayacaksınız?

Tunç Bey, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve doğal olarak kentin meclisinin de başkanı. Dolayısıyla benim de başkanım. Evet inişli çıkışlı süreçler yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz. Bu da siyasetin doğasında var. Ben yanlış gördüğümü söyleyeceğim, karşı taraf da bunun yanlış olmadığını savunacak. Onun dışında Tunç Bey ile aramda şahsi bir problem yok. Sonuçta biz özel hayattan arkadaş ya da iş ortağı değiliz. Saygı çerçevesinde eleştirilerimizi sürdüreceğiz. Yanlışı gördüğümüz noktaya göre bazen daha hafif, bazen
daha sert cümlelerle eleştirilerimi yapacağım.

"YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI YEME"

Deprem sürecinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini nasıl gördünüz?

Burada yiğidi öldür, hakkını yeme demek lazım. Yaşadığımız deprem, asrın felaketiydi. Burada İzmir Büyükşehir Belediyesi için eksik desem, oraya yardıma giden herkese haksızlık etmiş olurum. Çünkü her bir vatandaş ve belediye çalışanı, elinden bir şey gelsin diye gitti. Tunç Bey de deprem bölgesine aynı maksatla gitti. Mesela deprem bölgesindeki engelli vatandaşların işitme cihazı, beyaz baston, tekerlekli sandalye, koltuk değneği, yürüteç gibi acil ihtiyaçları için çağrıda bulundum. Mesela bu çağrıya bizzat Tunç Soyer’den hızla yanıt geldi ve aynı gün bir TIR dolusu malzeme organize edilerek gönderildi. İzmir’de yaşayan birçok engellinin kendi yedek sandalyesini gönderdiğini gördüm ben. İşte şimdi eleştirirsem o kardeşimin hakkını yerim. Belediyenin yaptığı yeterli miydi, değil miydi? Korkunç bir felaket yaşadık. Kapanmayacak yaralar var ve çok taze. Dolayısıyla bunları tartışmanın günü de bugün değil.

"KEŞKE DOKTORLUĞA DEVAM ETSEYDİ"

Karşıyaka’da çok sert bir muhalif tutumunuz var. Nasıl geçti Karşıyaka’da 4 yıl?

Ben daha adayken Sayın Cemil Tugay’a “Karşıyaka sizin hayal kurup, 5 yıl sonra hayal dünyasından uyanacağınız bir ilçe değil.” demiştim. Ne yazık ki böyle oldu. Karşıyaka 5 yılını kaybetti. Sayın Tugay ne Karşıyakalıları mutlu edebildi, ne belediye çalışanlarını mutlu edebildi, ne de kendi mutlu olabildi. Cemil Bey seçildiği gün hayal dünyasına bir daldı, seneye uyandığında görecek ki rüya bitmiş. Kendi partisi tarafından yönetilen Karşıyaka Belediyesi zaten zor durumdaydı, iyice çıkmaza girdi. Kendinden sonra gelecek olan yönetime de bir enkaz bırakacak. Cemil Tugay keşke doktorluk yapmaya devam etseydi.

"KARŞIYAKA'DA CHP'LİLER BİLE..."

Peki hiç mi iyi yapılmış bir hizmet olmadı?

Yok. Yapamadı ki bir şey… Zaten adamın ilk 2 buçuk yılı kadro değişimiyle geçti. Göreve geleli 4 yıl olmuş hala Karşıyaka Çarşı için yenileyeceğim diye uğraşıyor üstünden kaç yıl geçmiş. İskele önüne bir battı çıktı yapabilmiş mi? Tek yaptığı ne oldu? TOKİ alanını satın almış. Tek söylediği bu. Yarın torunlarına da başkanlık dönemini anlatırken bir tek bunu söyler herhalde. Yahu kardeşim sen huzurevini satmaya kalktın. Sen stat için taş taşırım derken, bırakın biz yapalım stadı derken, tamam dedik, al yap. Bir mimar parasını bile ödemekten kaçtın. Sonra gittin yine hükümet stadı engelliyor dedin. Gittin Kent AŞ restoranına HDP’nin bayrağını diktin. Spor alanını özel eğitim alanına çevirmeye kalktın. Karşıyaka Spor Kulübü’ne kalktın belediye kulübü üstünden rakip basketbol takımı kurmaya kalktın. Gecekondu gibi büfeler açıp ruhsatsız alkol satmaya kalktın. Şimdi de Atakent’te belediyeye ait alanı satmaya çalışıyorsun. Üstelik geçen ay tüm Türkiye depremi konuşurken, stat alanının tahsisini iptal etmeye kalktın. Biz karşı durmasak saydığım bu garipliklerin hepsini yapacaktı. Düşünün ki Karşıyaka’yı seven CHP’li meclis üyeleri de Cemil Tugay’ın kararlarına şerh koyuyor.

Karşıyakalıların Tugay’a bakışı nasıl?

Şimdi ben kalkıp Tugay’ı vatandaşa sormam ama sorsak da herhalde ilçenin yüzde 80’i tanımıyordur. Çünkü bir başkan yok ki ortada. Cemil Tugay bir bakıyorsun işçilerle kavga içinde. Bir bakıyorsun belediye önünde eylem yapan işçilerle münakaşada, bir bakıyorsun kendi müdürleriyle kavgada. 

"KİMSE TUGAY GİBİ AĞLAYIP BAĞIRMIYOR"

Tugay’ın “AKP’lilerin ekmeğine yağ sürme” ifadesini nasıl yorumluyorsunuz?

Biz elimizde ekmekle gezip birisi yağ sürsün diye siyaset yapmıyoruz. Personel maaşının ödenmemesi benim ekmeğime nasıl yağ sürebilir? Biz sana ne yaptık kardeşim? Bütçe getirdin onaylandı, kredi çekeceğini söyledin onaylandı. Hizmet edemiyorsun bizden biliyorsun, bütçeni doğru kullanamıyorsun İller Bankası diyorsun. İzmir’de 20’den fazla CHP’li belediye var. Hiçbirinin böyle ağladığını bağırdığını görmedim. Belediyeye haciz gelir biz suçlu oluruz, İller Bankası suçlu olur, SGK suçlu olur. Yahu bana Meclis’te diyor ki “Hükümetiniz mallarıma haciz koydu”. Bu laf terbiyesizce, ahlaksızca bir laf. Ben bu devlette şirket sahibi bir insanım. Ben de vergimi ödemezsem, SGK primlerini ödemezsem benim de malıma haciz konur. Bu kadar basit yani. Yükümlülüklerini yerine getirmezsen, devletin de sana yaptırımı olur. SGK, Cemil Tugay’a yapılandırma teklif etti. Cemil Tugay, ödeme gücünün olmadığını söyleyerek kabul etmedi. Belediyenin mali yapısının düzelmesi adına haczini kaldıralım bir taşınmazı sat deniyor, onu da kabul etmiyor. E şimdi Selçuk Belediyesi bunda başarılı olmuş. Bornova’da, Çiğli’de, Menemen’de başarı sağlanmış. Bir tek Karşıyaka’da olmamış. Neden? Demek ki ortada bir iş bilmezlik var. Cemil Tugay’ın şu anda derdi ne biliyor musunuz? Sorunların çözümünü istemiyor. Sorunlar çözülürse siyasi argümanı kalmıyor. Şu anda ortaya koyduğu bahanelerini sürdürme şansı kalmıyor. Diline bizim partimizi ve devlet kurumlarını dolamış, bir türkü tutturmuş gidiyor.

"BANA GÖRE HARAMİ GİBİLER"

Günlerdir altılı masada yaşananlar gündemde. Siz nasıl gözlemlediniz?

Bizim gündemimizde asrın felaketi var. Bizim gündemimizde evini, barkını, yakınını kaybetmiş insanlar var. Tek gündemimiz insanların yaralarını sarmak. Birleşmiş görüntüsü verip birleşemeyen altı benzemezin gündemindeyse bakanlık kavgası var. Siz sefere çıktınız da ganimet mi paylaşıyorsunuz? Bana göre harami gibiler. Sayın Kılıçdaroğlu, “Birleşe birleşe kazanacağız.” diyor. Ortada bir bölünmüşlük yok ki… Bizim gündemimiz depremzede, bizim gündemimiz TOGG, bizim gündemimiz İHA ve SİHA, bizim gündemimiz yerli doğalgaz çalışmaları.

"ADAYLIĞI ÇOK İSTİYORUM AMA..."

14 Mayıs seçimleri için AK Parti İzmir SKM’de önemli bir görev aldınız. Peki adaylık düşünceniz var mı?

Öncelikle AK Parti İzmir İl SKM Başkanı olarak atanan Melek Eroğlu’na, beni SKM Engelli Koordinasyon Program Sorumlusu olarak görevlendirmesinden dolayı teşekkür etmek istiyorum. İzmir teşkilatlarını seçime taşıyacak ekibin içinde bulunmaktan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın davasında bir nefer olmaktan dolayı onur duyuyorum. Adaylığa gelince… 2019 yerel seçimlerinde üstlendiğim bir görev var. Şu anda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Karşıyaka’nın meclis üyesiyim. Gönül ister mi? Elbette ister. Hiçbir görevimde bugüne kadar ısrarcı olmadım. Parti büyüklerime iletim ve son sözü onlar söylediler. Sonuçta milletvekilliği gibi onurlu bir görevi kim istemez? Kaçamak cevap vermeyeceğim. Evet çok istiyorum ama sadece benim istemem yeterli değil. AK Parti içinde 15 yıldır aktif görev yapıyorum. Hiçbir zaman şahsi isteklerimin kurbanı olmadım. Parti
büyüklerim ne karar verirse, o yönde çalışacağım.

"PARTİME OY GETİRİRİM"

Peki Ahmet Uğur Baran parti oyunun dışında oy getirebilir mi?

Ahmet Uğur Baran 2018 seçimlerinde ikili diyaloglarıyla bunu yaptı. Daha sonrasında da 2019 yerel seçimlerinde AK Parti’nin 2004’teki ilk yerel seçimlerinden bugüne Karşıyaka’dan Büyükşehir Belediye Meclisi’ne giden ilk AK Partili siyasetçi oldu. Demek ki yapılan çalışmalar fayda vermiş. Elbette bu sadece benim çalışmam değil. İlçe başkanımız, parti yöneticilerimiz, belediye başkan adayımız, gönüllülerimiz, meclis üyelerimiz ve adaylarımız… Herkesin emeği var. Nasıl ki kimsenin hakkını yememek lazımsa, kendi hakkımızı da yedirmemek daha doğru olur.

"EĞER TÜRKİYE'Yİ İZMİR GİBİ YÖNETMEYE ADAYSA..."

Millet İttifakı adayı Sn. Kılıçdaroğlu, aynı zamanda İzmir Milletvekili. Nasıl bir Kılıçdaroğlu gördünüz?

Konak’ta bıraksanız Karşıyaka’ya gidemeyecek Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir Milletvekili unvanının hakkını vermek adına ne yapmış? Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin herhangi bir ilindeki çalışma oranıyla İzmir arasında en ufak bir fark olmuş mu? Tam aksine İzmir’e her geldiğinde belediye başkanlarından şikayet duymuş, sokağa çıkmış vatandaştan tepki duymuş. Çözebilmiş mi? Hayır. Şimdi diyor ki “Türkiye’yi de İzmir gibi yöneteceğiz.”. Bu söze karşı Allah muhafaza diyorum. İzmir’in yıllardır koku problemi var. O zaman Türkiye’yi de mi kokutacaksınız? İzmir’de yağmur suyuyla kanalizasyon suyunu ayrıştıramadılar. Bunu yapamayan bir İzmir kaldı, bir de Hindistan’ın bazı kenar semtlerinde yapılamadı. O zaman Türkiye’yi de İzmir gibi sel götürecek, dereler taşacak. İzmir’in musluklarından senelerce arsenikli su aktı. Demek ki ülke genelinde arsenikli su içirecekler. Bir tarafta İzmir’in koku problemini çözememiş bir aday var, diğer tarafta Haliç’te koku problemini çözen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Yani İzmir’e ne yaptınız da Türkiye’ye ne yapacaksınız?


YORUMLAR

  • 0 Yorum