Kindik ve ekibi hem sendikacılık hem de İzmir için iddialı...

Ayhan Kindik'in başkanlığını üstlendiği Türkiye Toplu Taşıma İşverenleri Sendikası İzmir Şubesi hem taksici, minibüsçü ve s plakalı esnafın sorunlarını çözmek, hem de sosyal sorumluluk projeleriyle kente hizmet etme konusunda kararlı bir duruş sergiliyor.

Kindik ve ekibi hem sendikacılık hem de İzmir için iddialı...
25 Ağustos 2020 - 12:39

Burak Cilasun / İzmir Sıcak Haber

Sivil toplum kuruluşu sayısının en yüksek olduğu kentlerden olan İzmir'de Türkiye Toplu Taşıma İşverenleri Sendikası, dikkatleri üzerine çekiyor.

Sendikanın İzmir İl Başkanı Ayhan Kindik ve ekibinin, göreve gelişleriyle birlikte 30 ilçedeki teşkilatlanma faaliyetleri ve bunu takip eden süreçte gerek mesleki, gerek toplumsal boyutta ürettikleri projeler şimdiden ses getirmiş durumda.

Türkiye Toplu Taşıma İşverenleri Sendikası İzmir İl Başkanlığı'nda bir araya geldiğimiz Başkan Kindik'e hem sendikanın geleceğini, hem de sektörde ve sivil toplumda yapabileceklerini sorduğumuzda, aldığımız cevaplarsa önümüzdeki süreçte İzmir'in STK camiasında bu sendikanın oldukça konuşulacağının habercisi durumunda.

"30 İLÇEDE TEŞKİLATLIYIZ"

Sayın Kindik, genç bir sendikada başkanlık yapıyorsunuz. Buna karşın hızlı bir giriş yaptığınızı görüyoruz. Süreci sizden dinleyebilir miyiz?

Genel Başkanımız Sayın Kemal Çetin'in 2016 yılında kuruculuğunu üstlendiği bir sendikayız. İzmir İl Başkanlığı için teklif geldiğinde bundan mutluluk duydum. 1 ay boyunca 30 ilçemizi gezerek, ilçe başkanlıklarımızı kurduk. Bunların içinde Narlıdere, Konak ve Karabağlar ilçe başkanlarımıza büyük görev düştü. Bu bölgelerde gelir seviyesi düşük semtlerde oturan başarılı çocuklarımızın servis ücretlerinin ücretsiz olması için çalışma yaptık. Servis aracı sahipleriye görüştüğümüzde onlar da bizi kırmadı. Bu süreçte bazı oda başkanları ne yazık ki bizi tabela sendikası gibi gördü. Bizse tam aksine sosyal projelere yönelerek gönüllere girmeyi hedefledik. Kurban Bayramı'nda 800'ün üzerinde aileye yardım kolileri dağıttık. Bir elin verdiğini diğer el görmez düşüncesiyle bir tane bile fotoğraf çekimi yapılmadı bu süreçte. 

"5 BİN ÖĞRENCİYE KIRTASİYE MALZEMESİ DAĞITACAĞIZ"

Peki ufukta buna benzer yeni bir sosyal proje var mı?

Elbette...30 ilçe başkanımızla görüştüm. Çanta, defter, kalem, silgi gibi kırtasiye malzemelerini 5000 bin öğrencimize yine paketler oluşturup dağıtacağız. Bu öğrencilerin listesi de neredeyse tamamlanmak üzere. Listeler bize muhtarlıklardan ve servisçilerden geliyor.



Az önce tabela sendikası eleştirisi aldığınızı söylemiştiniz. Nasıl oldu da bu eleştirilerin karşılığında 30 ilçede teşkilatlanabildiniz?

Burak Bey, biz saat 19:00 itibariyle kendimize ve ailemize 1 saat ayırdıktan sonra gece yarısına kadar toplantılar yapıyoruz. Taksi duraklarına, dolmuş duraklarına giderek sorunları yerinde öğreniyor ve çözümü için formüller üretmeye çalışıyoruz. Her hafta mutlaka bir ilçemizi ziyaret ediyoruz. Devletle esnaf arasında köprü olmaya çalışıyoruz.

"ÇÖZÜLEMEYENİ ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUZ"

Üye profiliniz birden çok odanın üye yapısına hitap ediyor. Odalarla ilişkileriniz nasıl? Sizi rakip mi görüyorlar?

Biz odaları hiçbir zaman rakip görmedik. Odalar birliklere bağlıdır. Sendika ise devletle sendika üyeleri arasında köprüdür. Odalar sorunlarını belediyeye yansıtıyorlar ve sorunların ne kadar çözüldüğü malum. Bakın Seferihisar-Gümüldür hatlarında senelerdir sıkıntı vardı. Odalar bir türlü sorunu çözemedi. "Beni aşıyor" diyenler oldu. Jandarma Genel Komutanlığını dahi aradık ve sorunu biz çözdük. Bakın bizler aidat bile toplamıyoruz. Kimi odalar bazen sıkıntı yaşatıyor üyelerine ama bizde öyle bir şey yok.

"O ODA BAŞKANLARINA HODRİ MEYDAN DİYORUM!"

Biraz kişisel bir soru sormak gerekirse, gençliğinizden itibaren sol siyasetin içindesiniz. İşveren sendikalarındaysa akla daha merkez sağ ve liberal isimler gelir. Sol gelenekten bir ismin, işveren sendikasında başkanlık yapması ne anlama geliyor sizce?

Sendikamızda birçok farklı siyasi görüşten arkadaşlarımız var. AK Partili, MHP'li ilçe başkanlarımız var. Ben de İl Başkanı olarak CHP'liyim ama hiçbir yardımımızda bir kişinin bile siyasi görüşüne bakmadık. Siyasi kimliğimiz bir yana, sendika kimliğimiz bir yana. Bizim yolculuğumuz hizmet edebilme yolculuğudur. Bakın biz İzmir Büyükşehir Belediye Genel Sekreteri Buğra Gökçe ile bir araya geldiğimizde esnafımızın sorunlarına çözüm talep ettik. Çözümsüzlük durumunda Ankara'ya gideceğimizi söyleyince CHP'li olmamdan dolayı şaşırdılar. Sonucunda da ilettiğimiz sorunların çoğu çözüldü. Bazen "Sendika parası yiyorlar" gibi ifadeler duyuyorum. Hodri meydan diyorum. Bizim kasamızda hiç para yok. Gelirimiz de giderimiz de yok. Bir kişiden aidat topladıysak yüzümüz burada. Karalama kampanyası odalardan başladı. Devletten para alıyormuşuz ve bu parayı kullanıyormuşuz. Bakın devlet, sendikalara para vermez. Bu söylentiyi yayan oda başkanlarını araştırmak gerek bence. Hepsine hodri meydan, bizim tüm dosyalarımız, evraklarımız açık ve şeffaf. Kapımızı kim çalarsa gelip inceleyebilir. Yaptığımız tüm yardımları da kendi cebimizden birleştirerek yapıyoruz. 

Sorunları sadece dile getirmek mi yoksa çözüm önerisiyle gitmek mi diye sorsam?

Kesinlikle çözüm önerisiyle birlikte gitmek derim. Örneğin taksi duraklarımızda tuvalet lavabo sıkıntısı vardı. Konunun uzmanlarına bir çizim yaptırdık ve Büyükşehir Belediyesi'ne ilettik. Bu proje çok hoşlarına gitti. İzmir'in her taksi durağına projemizin uygulanması için çalışmalar başlatıldı. Sorunun çözümüyle gittiğinizde zaman kazanıyorsunuz. Bir de bizi hafife alanların gittiğimiz taksi duraklarına arkamızdan gidip ne konuştuğumuzu sorduklarını duyuyoruz. Bu da doğru yolda olduğumuzun göstergesi bir yerde.



"ESNAFIN BORCUNDA FAİZİN SİLİNMESİ GEREKİYOR"

Koronavirüs, ticari taksileri ve okul servislerini vurdu. Üyelerinizin bu zor dönemi atlatması için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Devletin kredi vermesi ve işçi çıkarmayı yasaklaması doğru bulduğumuz uygulamalar oldu. Fakat sonrasında esnafımız gelip kredi çekemediklerini söyledi. Konuyu inceleyince gördük ki İzmir'de hiçbir oda ve oda başkanı bu konuyla ilgili çalışma yapmamış. Nedir problem? Kredi çekebilmek için vergi, sigorta ve bağkur borcunun olmaması şartı. Bana İzmir'de esnafımızın yüzde 10'unun bu şartları sağladığını göstersinler, bu işi bırakırım. İnsanlar neden kredi istiyor? Borcunu kapatmak için istiyor. Bakın en ucuz minibüs 250 bin liradan başlıyor. Borçsuz nasıl esnaf olsun? Borçların yapılandırılması çözüm değil. Okul servisleri bitik durumda. 24 saat telefonum açık ve servisçimiz gece yarısı arıyor. Gerekirse esnafın devlete olan borcunun faizi silinecek. Biz bunun mücadelesindeyiz.

Yardım faaliyetlerinin dışında toplumsal konularda söyleyecek sözünüz olacak mı? Örneğin sosyal medyada kadınların ticari taksiye binerken araç plakasını arkadaşlarına gönderdiğini okuyoruz. Toplu taşımada son durağa giden tek yolcu olduklarında tedirgin olduklarını yazıyorlar. Neler düşünüyorsunuz?

Öncelikle elbette toplumsal konularda söyleyecek sözümüz olacak. Toplu taşımada Özgecan cinayeti başta olmak üzere bizleri derinden yaralayan olaylar oldu. Yakın geçmişte İzmir'de bir servisçi, bir öğrenciyi okul bahçesinde unuttu. Buna karşılık çalışma yaptık ve o servisçi men edildi. İçişleri Bakanlığı'ndan servis yapamayacağına ilişkin evrakı biz aldık ve kendisine verdik. Buna benzer olaylarda tehditler de aldık. Mesela yine araçlarımıza takılan kameralar konusu. 2 milyarlık kameraları 13-14 milyara çıkarıp, kendine pay biçenlere karşı biz mücadele ettik ve başarılı olduk. 

ÜCRETSİZ ÇEKİCİ HİZMETİ...

Esnaf için öncelikli projeniz nedir?

30 ilçemizde birer çekicimizin olmasıdır. Ticari araçların yolda kalması durumunda bu araçların ücretsiz çekilmesini sağlamak istiyoruz. Bakın ücretsiz olarak hizmet veren 4 çekicimiz var. Bu da nasıl oluyor? İlçe başkanımıza ait çekiciler ve sağ olsun kullandırıyor. Fakat hedefimiz bir an önce bu hizmeti sağlayacak kendimize ait çekicilerin olmasıdır.


YORUMLAR

  • 0 Yorum