İzmirli ressam, ilhamını doğadan alıyor

Tarih boyunca en önemli sanat dallarından biri olan resim, İzmirli ressam İrem Dizdar’ın fırçasından çıkan renkli tuvallerle hayat buluyor. Sanata ilgi noktasında topluma biraz sitem eden Dizdar, okullardaki resim dersinin de oldukça yetersiz olduğu görüşünde.

İzmirli ressam, ilhamını doğadan alıyor
31 Temmuz 2023 - 09:49 - Güncelleme: 31 Temmuz 2023 - 10:49
Berkay Canseven/İzmir Sıcak Haber 

Kendine has tarzıyla, Türkiye’nin farklı şehirlerindeki sergi salonlarında sanatseverlerle buluşan ressam İrem Dizdar ile resim sanatı üstüne sohbet etmek adına bir araya geldik. Başta papağanlar olmak üzere hayvan temalı resimleriyle beğeni toplayan Dizdar, sanatseverleri 27 Ağustos’a dek açık kalacak Pintura Karma Sergisi’ne davet etti.

İrem hanım öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Sanatla yolunuz nasıl kesişti?

2 Ocak 1986’da İzmir Göztepe’de doğdum. Çocukluğumun büyük bölümü şu an yaşamakta olduğum Çeşme’de geçti. İzmir Özel Türk Lisesi Koleji’nden mezun olduktan sonra, Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’nde öğrenimimi tamamladım. Aslında sanatla yollarımızın kesişmesi tesadüfen olmadı çünkü her zaman çizim yapmayı severdim. Başka bir meslek seçmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Elbette sevgiyle başlayan resim tutkusu, aldığım eğitim doğrultusunda teknik bilgiyle de birleşince benim için bir meslek haline geldi. Sonrasında da bunu profesyonel şekilde sürdürmeye karar verdim.

“Tek bir ilham kaynağım yok”

Resimlerinizi yaparken ilham kaynağınız nedir?

Yani aslında tek bir şeyden ilham almıyorum. Hayat tarzımdan, hayvan sevgimden, düşüncelerimden ve hayallerimden ilham alıyorum. Gerçekten hayvanları çok seviyorum ve zaten resim yapmaya da çeşitli hayvan resimleri çizerek başladım ve bu şekilde devam edeceğimi düşünüyorum. Resimlerinizde sıkça doğa esintisi görüyoruz. Doğanın sizde yarattığı etki nedir? Benim adıma etkisi gerçekten çok büyük ve özellikle hayvanların bende yarattığı etki çok fazla. Her hayvana baktığımda, onların karakteristik özelliklerini incelediğimde bunlar sadece köpek, kedi, kuş ile sınırlı değil bu yırtıcı bir hayvan da olabilir hoşlanılmayan bir hayvan da olabilir. Bu hayvanların hepsinin mitolojik bir geçmişi var, Önem gösterilmesi gereken şeyler var mesela ben bu tarzda bir çalışma yaparken kesinlikle detaylara çok önem veririm. Gerçekten bize o etkiyi de o hissiyatı da yaratan şey aslında detaylardır.

İzmirlilerin resim sanatına olan ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?

Aslında bu çok vahim bir konu. İzmir'de yapılan belirli bir fuar galerileri pek yok. Kesin olarak yok demiyorum ama yeterli sayıda değil. Çok ufak tefek galeriler var. İzmir bu konuda geride kalmalı insanların galerilere katılımı gerçekten çok düşük tabi bu konu çok derin bir konu. Bizim Ahmet Adnan Saygun gibi bir sanat merkezimiz varken çok kısıtlı sanatçı gelmesi çok acı bir gerçek.

Resimlerinizin bir gün asılı olmasını isteyeceğiniz, size en önemli yer neresidir?

Tam bir yer olarak söyleyemem ama çocukluk anılarımın olduğu yerlerde görmek isterdim.

Topluma dönük en büyük idealiniz ve hayaliniz nedir?

İnsanların benim tabloma baktıklarında altında imzam olmasa bile bu tabloyu İrem yapmış demeleri en büyük hayalim.

“Ebeveynler, çocuklarının yeteneğini fark edince...”

Sanata ilgisi olan çocukların ebeveynlerine ne söylemek isterdiniz ve sizce okullarda verilen resim dersi yeterli mi?

Okullarda verilen resim dersi gerçekten yeterli değil ve zaten teknik bir bilgi verilmiyor. İnsanın içinde olması lazım. Bu müzik için de resim için de tiyatro için de aynı ama teknik açıdan değerlendiriyoruz. Gerçekten hiç yeterli bir eğitim değil. Bir çocuğun çizip çizememesinin yanı sıra ilgisi olmalı ve ebeveynler bunu fark ettikleri zaman ellerinden geleni yapmalı ve bu konunun üzerine düşmeliler.

YORUMLAR

  • 0 Yorum