"İzmir'de zaferin kalesi Karabağlardır"

Yaklaşan seçimler öncesi Zafer Partisi Karabağlar İlçe Başkanı Tolga Güldiken, İzmir Sıcak Haber’e açıklamalarda bulundu. Güldiken, “Zafer Partisi’nin İzmir’deki en büyük kalesi Karabağlar’dır. Bunu 14 Mayıs’ta tüm İzmir’e göstereceğiz.” dedi.

"İzmir'de zaferin kalesi Karabağlardır"
17 Mart 2023 - 15:56 - Güncelleme: 24 Mart 2023 - 16:06
Türkiye, 14 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek seçimlere hazırlanırken, ana omurgasını Zafer Partisi’nin oluşturduğu ATA İttifakı da hummalı bir çalışma sürdürüyor. İzmir’de Zafer Partisi’nin en yüksek üye sayısına sahip olduğu ilçe olan Karabağlar’da, Zafer Partisi İlçe Başkanı Tolga Güldiken, yaşanan süreci anlattı. Güldiken ayrıca vatandaşları Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza vermeye davet etti. ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı olarak Sinan Oğan’ın açıklanmasını nasıl karşıladınız? Öncelikle Genel Merkezimiz önünde gerçekleşen bu tarihi açıklamayı biz de oraya giderek takip ettik. Dolayısıyla diyebilirim ki tarihe tanıklık ettik. Orada inanmış bir topluluk gördüm. Sinan Oğan iyi bir aday. Ne mutlu bize ki Genel Başkanımız da bozkurt ruhlu ve karakterli bir insanken, Cumhurbaşkanımız da bu çizgide bir insan oldu. Atatürk çizgisinde Türk milliyetçilerinin artık bir dışlanmışlıktan kurtarmak için birleştiğini gördüm. Türk milliyetçilerinin seçeneksiz bırakılma algı operasyonu bu ittifak hamlesiyle artık kırılmıştır. Artık makam için değil, vatan için çalışanlar sahipsiz ve yalnız değildir.

“BİZDE TERÖR ÖRGÜTÜ SEMPATİZANI YOK!”

Cumhur ve Millet ittifaklarındaki milliyetçi taban, Sinan Oğan’a yönelecek midir?

Biz buna yürekten inanıyoruz. Çünkü diğer ittifaklara baktığınızda bir söylem milliyetçilerin ruhunu okşarken, diğer söylem HDP’lilerin ruhunu okşuyor. Bir söylem vatanseverlerin ruhunu okşarken, diğer açıklama Hüda-Par tabanına hitap ediyor. İnsanımız artık bu yaklaşıma kanmıyor. Oy uğruna devlete düşmanlık eden yapılardan medet umulur mu? Bizimse her söylemimiz net bir şekilde Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından oluşturulmaktadır. Bizim ittifakımızda PKK’ya da Hizbullah’a da bir tane sempatizan
yoktur. Peki parlamenter sistem? Biz de bunu yürekten istiyoruz. Başkanlık sistemi yerine parlamenter sistemi savunuyoruz. Buradaki en büyük farkımız, biz parlamenter sistemi, Türkiye’nin faydasına çalışmaya hazır kadrolarımızla birlikte istiyoruz. Bakanlık ve müdürlük paylaşmak için ya da Türk Devleti’nin yapısında zafiyet yaratmak için değil.

“KARABAĞLAR’DA BAŞARILI OLMAK DEMEK...”

Zafer Partisi için Karabağlar ne anlama geliyor?

Karabağlar Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri. Dolayısıyla partimiz için İzmir ne kadar önemliyse, Karabağlar da aynı derecede önemli. Bir de Karabağlar’ın yapısına baktığınız zaman Türkiye’nin her yerinden göç almış bir ilçe. Dolayısıyla denebilir ki Karabağlar’da başarılı olmak demek, Türkiye’de başarılı olmak demektir. Biz de bu amaçla çok yoğun bir şekilde ilçemizde saha faaliyetleri yürütüyoruz. İlçemizin tüm cadde ve sokaklarında olabilmek için mücadele ediyoruz. Bu bağlamda gerek oy potansiyelimiz, gerekse de üye sayımızla Karabağlar, Zafer Partisi’nin İzmir’deki kalesi haline gelmiştir.
Saha çalışmalarımızda vatandaşlarımızdan çok olumlu dönüşler alıyoruz. Bunun sandığa yansıması adına da seçim yasakları başlayana dek, son ana kadar mücadelemiz sürecektir. Göreceksiniz Sinan Oğan’ın adaylığı da bu çalışmaları perçinleyecektir. Biz Karabağlar’da yaşıyor, birlikte ağlıyor, birlikte gülüyoruz. Karabağlarlı hemşerilerimiz iki aday ve ittifak arasında sıkışmaya mecbur değildir. Kendilerine bu dayatmayı reva görenlere da 14 Mayıs’ta cevabını verecektir. TOKİ meselesi yüzünden belediye önündeki eylemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Tıpkı genel siyasetteki iki kutuplu rant mücadelesinin, yerele yansımış hali olarak değerlendiriyorum. Uzlaşıp iş yapmak yerine halkı karşı tarafa doğru kışkırtmaya dayalı bir sistem var. Ha AKP, ha CHP... Bizim için çok bir farkı yok. Ben Karabağlar’da General Kazım Özalp Mahallesi’nde büyüdüm. İlçemizin sorunlarını yaşayarak gözlemledim. Çarpık kentleşme ortada... Kentsel dönüşümde ne yazık ki yerel
yönetim, vatandaşı müteahhit inisiyatifine bırakmış durumda. Yıkıp yerine yapmanın adı kentsel dönüşüm olur mu? Güneş görmeyen sokak olur mu? İlçemizin bir meydanı bile yok. Sosyal donatı alanlarıyla desteklenmeyen bir ilçenin ne marka değeri olur ne de albenisi...

Karabağlar’ın, İzmir’in en borçsuz ilçe belediyesi olmasını nasıl okuyorsunuz?

Borçlu ya da borçsuz olmak tek başına bir gösterge değildir. Önemli olan ne için borçlu ya da borçsuz olduğunuzdur. Bugün bir vatandaş evini güzelleştirmek için tadilata para harcar. Bir yönetici, şirketini büyütmek için borçlanabilir. Biz borçlu olmamak adına yerinde saymaya da, parayı har vurup harman savurarak fuzuli masraflarla borçlanmaya da karşıyız. Elbette kasa boş kalmasın ama vatandaşın refahı ve yaşam kalitesini yükseltmek için yapılması gerekenler de yapılsın. Bakın biz genel seçim atmosferi sonrasında ilçemizde yerel yönetimin de merkezi hükümetin de tüm eksiklerini anlatacağız. Adaylık düşünceniz var mı? Zafer Partisi olarak Karabağlar’da daha çalınacak çok kapımız, gireceğimiz çok gönül, başaracağımız çok iş var. Milletvekilliği elbette çok şerefli bir görev fakat bir işi yarım bırakıp başka bir işe soyunmak da bizim yapımıza aykırı. Görevimin başındayım.

“GSM TEKNOLOJİSİNDE YERLİLİK ŞART”

Deprem sürecinde bölgedeydiniz. Gözlemlerinizden bahseder misiniz?

Biz Karabağlar’dan 6 kişilik bir ekip olarak Hatay’a gittik. Türk Milleti’nin partisine mensupsak, milletimizin darda olduğu yerde bulunmamız gerektiğini düşündük. Yalnız şunu söylemek gerekiyor ki başka partilerin yaptığı gibi sabahtan akşama kadar fotoğraf çekilmek bir kere bile aklımıza gelmedi. Bu noktada orada yaşadıklarımızın, gördüklerimizin hepsi acıydı ama bir binada enkaz altında kalmış vatandaşlarımız varken, binada dairesi bulunan bir Suriyelinin ziynet eşyalarını çıkarmak için vinç kiraladığını öğrenmek gerçekten bizi derinden sarstı. Mültecilere ilişkin fikirlerimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha
gördük. Ayrıca ben telekomünikasyon sektöründe de yer aldığım için diyebilirim ki, depremde sınıfta kalan GSM şirketleri mutlaka ve mutlaka fay hattı olan bölgelerde güneş enerjili sabit ve acil durumlarda devreye girebilecek istasyonlar kurmalılar. Bununla birlikte yurt dışı altyapılı ürünler yerine bu sektörün kullandığı ürünlerde yerli sanayi teşvik edilmeli ve operatörlerin de bu ürünleri kullanması sağlanmalı. Böylelikle hem acil durumlarda ortaya çıkan iletişim problemi çözülürken, aynı zamanda da ülkemize ekonomik katkısı olur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum