Uzman Psikolog Irına Irmak Bahar

Uzman Psikolog Irına Irmak Bahar


Bağlanma Korkusu Nedir?

24 Aralık 2020 - 10:42 - Güncelleme: 24 Aralık 2020 - 10:44

Günlük hayatımızda, ikili ilişkilerimizde ya da sosyal medyada, dizi ve filmlerde işittiğimiz “bağlanma korkusu” nedir? Hangi sebepten kaynaklanır? Bunun üzerinde duracağız...

Bağlanma sözcüğünü birlikteliklerde kullandığımızda “Sevmek, ait olmak, bağlı olmak” anlamını yükleriz. Kişilerin kendi öz iradesiyle, baskı altında kalmadan ve isteyerek bu duyguyu yaşıyor olması gerekmektedir. En önemlisi de bireyin bu duygunun kendi içinde tanımını yapabilmesi, farkında olmasıdır. İlişkide terk edilmekten korktuğu için ya da zorla tutulduğu için değil ilişkide olmayı kendi seçtiği için kalmasıdır.
Kişilerin ilişkilerinin resmi olması; nişanlılık, evlilik veya kanıtlanmış bir birlikteliğinin olması bağlılığı göstermeyeceği gibi tam tersi olduğunu da göstermez. Bağlılık kişilerin içinden gelir beraberinde ilişki sorumluluğunu yerine getirmesiyle devam eder. Bağlanmaya her birey ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç beraberinde endişe de getirir. İkili ilişkilerde beraberlik mutluluk getirdiği gibi ilişkinin bitmesi ihtimali de kişileri bir o kadar korkutur. Bağlanma korkusu ise tam burada devreye girer.

Kişiler ilişkilerinde diğer tarafa geliştirdiği bu bağlılık endişesinin altında yatan “acı çekme” korkusunun çoğu zaman farkında değillerdir. İlişkinin bitmesinden ziyade ayrılık acısından korkmalarından dolayı ilişkide kendilerini her zaman geri çekerler. Kişiler bu yoğun kaygıyı ancak bağımlı karaktere sahipse yaşayabilir. Bağlılık duygusu böyle bir kaygıya sebep olmaz. “Nasıl olsa üzüleceğim, ayrılacağım, bitecek.” düşüncesiyle ilişkiden uzak durmak sıklıkla gerçekleşen davranış modeli değildir. Ancak bağlanma korkusu yaşıyorsa kişi, ilişkiye başlamakta güçlük çeker, tutuk davranır çoğu zaman da kaçar. İlişkilerde sorunlu davranışlar sergilemek, sıklıkla tartışmak hemen hemen her ilişki yaşayan bireyin gerçekleştirdiği duygu-davranış biçimi ancak; kaçınma ve ilişkiyi reddetme durumu bilinçaltı sürecinde ortaya çıkan kişilerin fark edemediği bağlanma korkusundan ileri gelmektedir.



İlişkilerin bitiminden sonra yaşamaktan korktuğu “acı çekme” korkusuyla kişiler yalnızca ikili ilişkilere başlayamama sorunundan ziyade hayata, işe, aileye, projeye, yeniliğe dahil olamamasıyla da sonuçlanabilir. Buradan hareketle bağlanma korkusunun bireylerin hayatlarının her alanına yayılabileceği riskinin olduğunu, farklı biçimde kendisini gösterebileceğini söyleyebiliriz. Her bireyde bağlanma korkusu, ilişkiden kendini geri çekme olarak gözlemlenmez. Bu korkuyu yaşayan bazı bireylerse, karşısındaki kişinin kendisine bağlanmasına, âşık olmasına, güvenmesine engel olur. Yolunda giden bir ilişkide zorluk çıkartarak, hiç oralı değilmiş gibi de görünebilirler. Temelinde bu şekilde davranışlarının altında “terk edilme, aciz duruma düşme, yoğun üzüntü, kaygı duyma, kişiliğinin zarar görmesi, yalnızlıkla baş etme korkusu” yatmaktadır.

Kendilerini toparlayamama korkusu yaşayan ya da bu şekilde hisseden kişilerinin, iş, aile, ilişki problemlerinin olmaması ya da bu problemlerinin büyümemesi adına profesyonel destek alması, nedeninin belirlenip çözüme kavuşması konusunda adım atması gerekmektedir.

YORUMLAR

  • 1 Yorum