La Diva Turco: Leyla Gencer

Simay Akça

Yeni bir yıldan ve taze bir kış gününden tüm okurlarımı selamlıyorum. Opera sanatı konulu üçlü kısacalar yazmaya 2021 Ekim ayı itibariyle başlamıştım. Opera sanatının ne olduğunu , nasıl başladığını anlatırken Georges Bizet ve unutulmaz oyunu Carmen’den örnekler vermiştim. İkinci kısacamda Türk topraklarında opera ve gelişimi için gerekli görülüp atılan adımları kaleme almıştım. Bugün ise gırtlak ve okuma tarzıyla dünya opera literatürüne “Gencerte” adlı terimi kazandıran Türk Sopranomuz Leyla Gencer’i yazacağım.

Leyla (Gencer) 10 Ekim 1928 tarihinde doğmuştur. Polonyalı annesinden keskin ve net duruşu öğrenirken babası Hasanzade İbrahim Bey’den de Bektaşiliğin hoşgörüsünü öğrenmiştir. Sıkı bir Katolik olan dadısının da üzerinde emeği vardır. Dadısı kiliseye gittiği zaman küçük Leyla’yı da yanında götürürmüş, Leyla orada yapılan ayinlerin dini bir ritüel olduğunu idrak edemeyip bir tiyatro izler gibi izlermiş.

 




Eşinden tam destek görür

İlk yazımda belirttiğim kısmı tekrar hatırlatmak gerekirse: “Opera en yalın açıklamasıyla tiyatro ile müziğin birleşimidir.” Leyla’nın tiyatroya olan aşkının da böyle başladığını söylemek gayet yerinde olacaktır. Leyla Gencer’in kariyerine göz atmak gerekirse İstanbul Konservatuarı’nda şan eğitimi aldığı sırada  Giannina Arangi – Lombardi’nin İstanbul’da olduğunu öğrenir ve yanına gider. Şan eğitimine Lombardi ile devam eden Leyla, Lombardi’nin ölümünden sonra eğitimlerine Apollo Granforte ile devam eder. Üniversite yıllarında İbrahim Gencer ile evlenen Leyla, evlilik yaşamında her zaman mutlu olmuş, eşi İbrahim Gencer ve eşinin kız kardeşlerinden her zaman tam destek görmüştür.




Devlet büyükleri için resitaller…

1950’lerin Ankara’sı da sanata önem vermiştir. Devlet büyükleri misafirlerini Leyla Gencer’in resitalleriyle ağırlanmaya başlamıştır. Leyla Gencer’in aryalarını dinleyen isimlerin başında; Eisenhower, Tito, Adenauer, Şah Rıza Pehlevi, Prenses Soraya, Kraliçe Frederika vardır. Türkiye’de iyi bir kariyeri olmasına rağmen sanatçının hedefi “La Scala sahnesinde olmaktı” bu istek ve tutkusu belki de kendisini başarıya götüren en büyük etkenlerden olmuştur. O yıllarda Türkiye’de imzalanan İtalya kültür anlaşmasıyla, İtalya’nın Ankara’daki büyükelçisinden İtalyan bir radyoda söylemesi üzerine Leyla Gencer’e bir teklif gelmiştir. Leyla Gencer bu teklifi kabul etmiş ve “Italian Rai” radyosunda canlı bir resital vermiştir.



Başarıyla dolu bir ömür…

Türkiye’de her ne kadar başarısını kanıtlasa da Leyla Gencer 1953 yılında San Carlo operasının kapısından girer aryalarını söyler ama kalıcı olacağına kendisi pek inanmaz. Fakat olumsuz düşünceleri boşa çıkar çünkü tüm dinleyen hocalar ve sanatseverler Leyla Gencer’e (La Diva Turco)’ya hayran kalırlar. Bunun yanı sıra başarıları saymakla bitmez fakat birkaçını sıralamak gerekirse; La Scala sahnesinde sahne alan ilk Türk sanatçıdır. 1957-1983 yılları arasında 19 farklı rol canlandırmıştır. Madam Butterfly operası için bir senede 23 kez teklif almıştır. Kariyeri boyunca 23 bestecinin 72 Eserini repertuvarına almıştır. 1988 yılında Leyla Gencer’e Devlet Sanatçısı unvanı verilmiş 2007 yılında ise İtalya’da Caruso Ödülü’nü almıştır. Başarı dolu bu yaşamların , bu büyük sanatçıların , geriye kalan günümüz sanatçılarına ışık olamasını diliyor ve sizlere bu yazıda veda ediyorum. Bir diğer köşede görüşmek dileğiyle. Sanat ve aşkla kalın.