Simay Akça

Simay Akça


Neye Tutunuruz?

02 Ağustos 2021 - 10:58


İnsan çok daraldığında ne yapar? Kalabalıktan, kuru gürültüden, çalışma hayatının stresinden, yaşam stresinden ve buhrandan neye kaçarız? Ya da moralimiz bozulduğunda ilk kimi ararız? Çoğumuz düşününce aynı cevabı verecektir. Annemizi ararız. Annemizi görmek isteriz. Bu insan için aslında sembolik olarak ana rahmine dönme istediğidir. Ana rahmi; hayatın başlangıç yeri, hepimizin masum olduğu, hiçbir kötülüğün ulaşamayacağı en korunaklı yerdir.

Peki neden doğaya “Doğa Ana” deriz? Çünkü her insan bir anneden doğduğu gibi yaşam da topraktan, yeşilden doğar. Yediğimiz besinler doğada yetişir. Yaşamamız için temel gereksinimimiz olan oksijeni bize ağaç verir, orman verir. İnsana, hayvana, bitkiye hepsine asıl yuva “Doğa Ana’dır”. Türkiye’de 28 Temmuz – 31 Temmuz 2021 günleri arasında Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Osmaniye, İzmir, Manisa, Kütahya, Kastamonu, Hatay, Bursa, Çanakkale, Kayseri ve daha pek çok ilde orman yangınları çıktı ve bugün 2 Ağustos 2021 güncel olarak hala yanmaya devam ediyor, hala yanıyoruz. Bu durumda yangınların olduğu ildeki vatandaşlarımız kendi bireysel çabalarıyla yangınları söndürme çalışmalarına yardım ediyor. Evlerinde olan diğer vatandaşlarımız bir çıkar yol arıyor. Yangınları söndürmek için ne yapacağız? Yanan alanlardaki hayvanları nasıl kurtaracağız? Yanan ormanların yenisini nasıl oluşturacağız? Oluşturacak mıyız? Nereye fidan bağışı yapacağız? Bağışlar nereye gidecek? Bireysel olarak ne yapabilirim? Kime güveneceğim? Ruh sağlığımı nasıl koruyabilirim? Çok büyük bir çaresizlik ve güvensizlik hissediyoruz. Fransız sosyolog Emile Durkheim tarafından ortaya atılan “Anomi Teorisi”nin tanımı: Kapitalizm ve modern dünyanın oluşumuyla  insanda  oluşan duygusal boşluk, bir yere ait olamama hissiyatıdır. Anomi oluşan toplumlarda, bireysel ve toplumsal olarak uyuşmazlıklar ve anlaşmazlıklar başlar. İnsanlar,  toplumsal olarak yozlaşmaya ve çözülmeye başlar. Önceden beri süre gelen toplumsal geleneklere, toplumsal davranış ve ortak tutumla hareket etmeye, toplumsal kültüre karşı umursamazlık ve duyarsızlık başlar. İntihar vakaları en çok anomi olan toplumlarda görülür.

Biz toplumsal bir anomi geçiriyoruz. Ne yapacağız? Kime sığınacağız? Çıkar yol kimde? Bu konuda size 20. Yüzyılın öncü psikiyatrlarından ve Logoterapi’nin kurucusu olan Viktor E. Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabını önermek istiyorum. Frankl bu kitabında, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kampındayken geçirdiği yılları ve deneyimlerini anlatıyor ve her insanın hayata tutunma amacının, yaşama devam etme sebebinin kişiye özel olduğunu ve insanın bunu kendi içinde bulması gerektiğini söylüyor. Artık bir kere doğduk, ana rahmine dönme şansımız yok. Doğa Ana’mız yok edilirken elimiz kolumuz bağlı oturmaya ülkedeki belli durumlardan bir bakıma da mahkum edildik ama hala yapabileceğimiz bir şey var sevgili okurlarım. Düşünmek! Gorge Orwell’in 1984 adlı distopik sosyal bilim kurgu kitabında dediği gibi: “Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı.” Ve Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dedi gibi: “ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”

Lütfen bu yangın halimizde bile umudunuzu yitirmeyin sevgili okurlarım ve lütfen düşünün. Çünkü karanlığın korktuğu ve yenileceğini bildiği tek şey düşünen, sorgulayan insandır.

Sonsuz sevgilerimle.

YORUMLAR

  • 0 Yorum