İstanbul Hegemonyası I

Behçet Şenözhür

Evden çıkamadığımız şu günlerde, eskisine oranla daha fazla televizyon izliyor ve sosyal medyada zaman geçiriyoruz…
 
Geçen gün “Futbolun Kalbi İstanbul’da Atıyor” gibi bir habere denk geldim.
 
Haberin içeriği; İstanbul kulüplerinin yaptıkları transferlere ödedikleri paraların (burada bahsi geçen İstanbul kulüplerinden sadece üç tanesi) Anadolu kulüplerinin bilmem kaç katı olduğuyla ilgiliydi.
 
İyi futbolcuları transfer etmek elbette önemli fakat bence eğer İstanbul ve Anadolu kulüpleri kıyası yapılacaksa, transfere ödenen paralardan daha başka konulardan başlanmalıydı.
 
Burada futbol yorumcusu olarak değil bir taraftar olarak yazıyorum.
 
Bu kulüplerin borçları olduğu bilinen bir gerçek. Ve bahsi geçen kulüplerin aslında herhangi bir spor kulübünden pek de farklı olmadıklarını biliyoruz.
 
Ama ödenmeyen borçlar nedeniyle neden puan silinmediğinin, neden transfer yasağı getirilmediğinin ya da neden bir alt lige düşürülmediklerinin cevabını bulamadım.
 
Onlarla bir zamanlar aynı ligdeki borçlu kulüplere transfer yasağı getirildi. Bu nedenle alt lige düştüler. Puanları silindi, bazı kulüpler lige eksi puanla başladılar. Hatta bazı kulüpler tüm bu nedenlerle kapanma aşamasına geldi.
 
Üstelik bu saydıklarım, o üç kulübe tanınan tek ayrıcalık da değil.
 
Herhangi bir kanalda yayınlanan futbol programında, yıllardır sadece o malum üç kulübü destekleyen yorumculara yer verildiği tartışılmaz bir gerçek.
 
Tüm Türkiye’nin o üç kulübü desteklemediği aşikarken ve diğer kulüplerin taraftarları olan bizler sayıca daha fazlayken neden sadece onları izlemek zorunda bırakılıyoruz anlayamıyorum.
 
Yazılı medyada kullanılan dilin tarafsız olması gerekirken yapılan haberlerde, atılan başlıklarda neden onların ön planda tutulduğunu da çözemedim.
 
Örneğin bir Anadolu takımıyla o üç takımdan herhangi biri maç yaptığında, hiçbir zaman Anadolu takımı 3 puan kazandı şeklinde olmuyor haber başlıkları. Genellikle başlıklar o üç takımdan herhangi birinin 3 puan kaybettiği şeklinde atılıyor.
 
Bize “üç büyükler” olarak dayatılan bu kulüplerin tam olarak hangi açıdan büyük olduğunu açıklayabilecek var mı aramızda? Mesela toplam 10 milyar borçları olduğu için mi büyükler?
 
Mesela medya bundan sonra o kulüplere daha geniş yer ayırmasa, yorumcular onları, Anadolu takımlarını yorumladıkları süre kadar yorumlasa, o kulüplerin reklamları yapılmasa, sizce bu kadar çok taraftarı olur mu?
 
Biz kulübümüzü ne şartlarda olursa olsun, sokak arasında bile oynasa kaldırıma çıkar destekleriz.
 
Üç büyük denilen kulüplerden medya elini çekse, o kulüpler Anadolu kulüpleriyle aynı şartlarda yarışsa, uygulanan kurallar onlara da uygulansa kaç kişi destekler kulübünü her şartta?
 
Kaç kişi renklerinden vazgeçmez onlar artık büyük(!) olmadıklarında?