Uzman Psikolog Irına Irmak Bahar

Uzman Psikolog Irına Irmak Bahar


Kayıplarımız, Yas Sürecimiz ve Psikolojimiz

05 Nisan 2021 - 11:46


Yaşamımız boyunca birçok olumlu veya olumsuz durumlar karşısında kalırız. Kimileri kontrol edebildiklerimiz olurken kimileri kontrolümüz dışında gelişen olaylar olabiliyor. Üzerinde etkimiz olan ve gidişatını kontrol edebildiğimiz ya da değişikliğini sağlayabildiğimiz evlilik, iş değişikliği, mekan değişikliği, evlilik sonlandırma ya da arkadaş edinme, arkadaşlığa son verme gibi deneyimlerdir. Ancak kontrol edemediğimiz olayların en başında da kayıplar gelmektedir.



Kayıplarımız sevdiklerimizin kayıpları ise ondan yoksun kalma durumunda yas tutarız. Bu süreç insan hayatında oldukça normaldir ve yaşanması gereken bir durumdur. Yas tutmak, geri döndürülemeyecek kişilerin ardından geliştirdiğimiz bir davranış olduğundan doğal karşılanması gereken bir süreçtir, kişilerin yas dönemlerinde gösterdikleri davranış değişiklikleri üzüntü duyma, kaygılanma, uykusuzluk, iştahsızlık ve içe kapanma gibi durumlar bazı psikolojik rahatsızlıklar ile benzerlik gösterdiğinden yas tutan kişilerin yakınları tarafından anormal karşılanmakta, telaş edilmekte ve bu sürecin son bulmasını isteme gibi durum içine girmektedirler.

Kayıplarımız beklenmedik kayıplar ise ani şekilde gelişmişse eğer (saldırı, cinayet, savaş, intihar vs.) bu yas, travmatik yas olmaktadır.

Yas sürecinde, yas tutan kişilerin belirli evrelerden geçiyor oldukları göz ardı edilmemektedir.



İlk Dönem Yas Sürecinde; Kayıp yaşayan kişiler ilk birkaç saat ve birkaç hafta arasında değişkenlik gösterebilen süreçte ölümü kabul edememekte, gerçekliği kavramakta sorun yaşamakta ve gösterdiği tepkiler donuk olmaktadır. Kişiler hafıza sorunları yaşayabilmektedir.

İkinci Dönem Yas Sürecinde; Kişi artık ölümün farkına varmış, gerçeği kabul etmiş ve bu yüzleşme itibari ile, gerçeğin acı tarafıyla yüzleşmektedirler. Acı ve üzüntü daha yoğun, ağır, fazla hissedilir. Sevilerek yapılan işlere ve aktivitelere karşı daha isteksiz ruh hali, daha öfkeli tutum ve keyifsizlik hâkim olur. Bu durum haftalarca sürebilmektedir.

Üçüncü Dönem Yas Süreci; Kaybın geri gelmeyeceği konusunda zihinde netlik kazanmasıyla beraber ruh haline, ümitsizlik ve çaresizlik duyguları eşlik eder. Kişileri bu süreç de oldukça yıpratmaktadır. Çaresizlik ve ümitsizlik tüm bu duygu durumun arasında daha baskın hale gelmektedir. Fiziksel olarak bunun yansıması, yorgunluk ve halsizlik olmaktadır.

Dördüncü Dönem Yas Süreci; Haftalar ve aylar içinde ölüm ve ardından gelen psikolojik adaptasyon sorunu yerini durumu kabullenmeye bırakır. Kişi kaybının ardından özlem ve anılarla hatıralarından o kişiyi yaşatmaya çalışır.

Yas Sürecinde birçok tepki gösterebilmekteyiz; davranışsal, duygusal, bilişsel, bedensel tepkiler gibi…

Biraz örnek vermemiz gerekirse;


Baş ağrısı, göğüs ağrısı, uyku problemleri, kusma, kabızlık veya diare, nefes darlığı, çarpıntı, terleme, üşüme, iştah kaybı, kasılmalar, kaslarda gevşeme gibi bedensel tepkilerimiz vardır. Buna istinaden bedensel olmayan, ölümü inkar etme, üzüntü, ağlama, giden kişinin sesini duyma, hissetme, ölümü düşünmeye engel olamama, kendini suçlama gibi tepkilerle karşılık verebilmekteyiz. Davranışsal olarak istemsiz şekilde hareketlilik, insanlardan uzaklaşma isteği, görüşmeme isteği, sosyalleşmede azalma gibi davranışsal geçici değişimler de olmaktadır.

Yas süreci dediğim gibi haftalarca veya aylarca sürebilmektedir. Bu sürede, yas içinde olan kişiler kendi öz bakımlarını ve ruhsal sağlıklarını ihmal etmemeli. Kendilerini güvenli hissedeceği ortamlarda bulunmalı ya da ortamı oluşturmalı. Yaşamıyla ilgili önemli değişikliklerin ve ani ve iyi düşünülmemiş kararların önüne geçmesi sağlanmalıdır. Üstesinden gelemeyeceği düşüncesinde ise bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmaktan çekinmemeli, gereken adımı atması konusunda yas tutan bireyin yakını isek yardımcı olmaktan çekinmemeliyiz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum