Simay Akça

Simay Akça


Müzisyenler Röportajda...

23 Nisan 2021 - 12:05

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, pandemi günlerinde bile evlerimizde büyük bir coşkuyla kutladığımız ve sonsuza kadar bitmek bilmez bir coşkuyla kutlamaya devam edeceğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” dediği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu anlamlı gününü tüm dünya çocuklarına armağan ettiği yegâne bayram günümüzdür.

Yazarlığın yanında aktif bir şekilde müzikal çalışmalarına da devam eden birisi olarak “Müzisyenler Röportajda” adlı bir yazı serisi başlatma kararı aldım. Kim bilir belki de “Müzisyenler Röportajda” serisi müzikle ilgilenen pek çok insana ilham kaynağı olur.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın içeriğine uygun olarak “Müzisyenler Röportajda” serisinin ilkini daha 16 yaşında olup pek çok farklı ülkeden toplam 12 farklı müzik ödülü kazanan İzmirli piyanistimiz sevgili Nehir Özzengin ile gerçekleştirdim.


Röportajı sizlere sunmadan önce Nehir ile ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum. Müzik ve piyano eğitimine 4 yaşında başlayan Nehir, şu an Yaşar Üniversitesi Müzik Akademisi Piyano Bölümü ve Olten Sanat Okulu’nda eğitimine devam etmektedir. Aynı zamanda İzmir Arkas Bilim Sanat Merkezi Müzik Bölümü öğrencisidir. Almanya’nın prestijli okullarından olan Karlsruhe Müzik Üniversitesi’nin kabul sınavlarında çok zor bir sınavdan geçerek başarılı olmuş ve mükemmel derece ile en yüksek puan alarak üniversitenin Piyano Bölümü Genç Öğrencisi olmaya hak kazanarak bu üniversitede eğitimine başlamıştır. Sınav jürisindeki profesörler tarafından sıra dışı bir yetenek olarak nitelendirilen Nehir bu başarısı ile tüm dünyada çok az üstün genç yeteneğin yakalayabildiği bir başarıya ulaşmıştır. Bugüne kadar İtalya, Belçika, Sırbistan, Lüksemburg, Slovenya gibi birçok farklı ülkede kazandığı 12 adet müzik ödülü bulunmaktadır. Son 2 yıl içerisinde katıldığı tüm piyano ve beste yarışmalarından 1.lik ödülünü kazanmayı başarmıştır. Güzel Sanatlar alanında Türkiye’nin en başarılı genç kızı seçilmiştir. Bu ödülü ülkemizdeki tüm kız çocuklarına armağan etmiştir. Bugüne değin sayısız sosyal sorumluluk projesinde gönüllü olarak yer almıştır. Beste yarışmasında kazandığı 1.lik ödülünü tüm hasta ve zorluklar çeken çocuklara hediye etmiştir.

Piyano çalmaya kaç yaşınızda başladınız ? Müzisyen bir aileden mi geliyorsunuz?

Müziğe ve piyanoya 4 yaşında ailemin yönlendirmesi ile başladım. İlk deneme dersinde öğretmenler müziğe olan yeteneğimi hemen fark etmişler ve bunu ailemle de paylaşmışlar. Müzisyen bir aileden gelmemiş olmama rağmen annem ve babam bu yeteneğimin bana ve ailemize verilmiş bir hediye olduğunu düşünerek müzik alanında ilerleyebilmem için beni desteklemeye karar vermişler. Hatırladığım kadarı ile bana çok zor gelen bir başlangıç olmamıştı. Öğretmen 88 tuşlu piyano üzerinde farklı notaları farklı dizilimlerle zorlaştırarak gösterip aynılarını benim de yapmamı istemiş ve ben de normalde olmaması gereken bir kolaylıkla tamamını hatasız yapabilmişim. Müziğe olan yeteneğim ve yatkınlığım fark edilince de hemen ertesi gün derslere başlamışım.

İlk konserinizi kaç yaşınızda verdiniz? Sahneye çıkmadan hemen önceki hisleriniz neler oldu?

Seyirci karşısında ilk konserime 5 yaşında çıktım. Yaşım çok küçük olmasına rağmen oldukça sakinmişim. Sonraki yıllarda defalarca sahneye ve konsere çıktım ve her seferinde kendi içine dönme ve sessizleşme duygusunu yaşıyorum. Aslında konsere çıkmadan eserleri kafamda çalmaya başlıyorum. Sahneye çıktıktan sonra ve piyanonun ilk tuşuna bastıktan sonra benim için sadece müzik ve sonsuzluk kalıyor.



Şimdiye kadar pek çok yarışmaya katıldınız ve birincilikler kazandınız.Yarışmalara hazırlanma süreçleriniz nasıl oluyor ? Bu süreci bizlere anlatır mısınız ?

Bugüne kadar katıldığım yarışmalardan 12 müzik ödülü kazanmayı başardım. Bu ödülleri İtalya, Belçika, Lüksemburg, Sırbistan, Slovenya gibi dünyanın farklı ülkelerinde katıldığım yarışmalardan kazandım. Normal zamanlarda her gün piyano ve müzik çalışmalarını günde 3 saat kadar düzenli olarak yapıyorum. Bu rutin çalışmalarım parmak egzersizleri, deşifre, müzikalite vb. çalışmalardan oluşuyor. Ancak yarışma veya konserlerden birkaç hafta önce çalışma sürelerim günde 8 saate kadar çıkabiliyor. Çünkü yarışmalara teknik zorluğu yüksek olan olan zor eserler ile katılmak gerekiyor ve bu eserleri de ancak yüksek kalitede icra ederseniz ödüller kazanabiliyorsunuz.

Sanatçıların çaldığı enstrüman aynı zamanda onların en iyi arkadaşı olur. Onsuz zaman geçmek bilmez. Sizin piyanodan herhangi bir sebeple ayrı kaldığınız bir süreç oldu mu?

Müzik ile ilgilenen bizlerin en fazla gördüğü ve ilgilendiği şey enstrümanları oluyor. Bir süre sonra da zaten kaçınılmaz olarak birçok duygunuzu yaşarken mutlaka piyanonuzun başında oluyorsunuz. Belki de sanatçının beslendiği alanda bu enstrümanı ile kurduğu eşsiz bağ oluyor. Benim için de piyanom en iyi yol arkadaşım. Piyanom ile birkaç gün dışında hiç ayrı kalmadık. Zaten piyano ayrılığa hiç iyi tepki veren bir enstrüman değildir, siz ona ne kadar ilgi gösterir, emek verirseniz o da aynı oranda size kendini açar.

Müzikal alanda yapabileceklerimizin sınırı yok. Sizin müzik kariyerinizde ulaşmayı hedeflediğiniz üst bir nokta var mı ? Bize gelecek hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

Müzikal gelişimim ve kariyerim anlamında kendime ilk günden beri hiçbir sınır koymadım.
Gelecekte müzik eğitimimi sürdürerek uluslararası platformlarda ülkemi en iyi şekilde temsil eden bir müzisyen olmak en büyük hedefim. Almanya’da kazandığım üniversiteyi de bitirerek müzik doktorası yapmak istiyorum. Sonrası için de iyi bir müzisyen ve başarılı bir akademisyen olmak isterim. Ama sadece müzik alanında kısıtlamak istemiyorum kendimi. Müzik dışında bir alanda da yükseköğrenim almayı düşünüyorum.

Hazırlamakta olduğunuz kendi bestelerinizin çıkış noktası neler olacak? Size neler ilham verir?

Müzik yaşamım boyunca özellikle çocuklar ile ilgili birçok sosyal sosyal sorumluluk projesinde yer aldım. Bu süreçte kanser hastası çocuklar için hastanede çekilen kısa filmlerde de yer aldım, çocuk felci hastalığına yakalanmış çocuklar için de kısa filmlerde yer alıp konserler verdim. Yaşamında hastalıklar ve başka nedenlerle zorluklar çeken çocuklara yakın olmak iç dünyamda derin izler bıraktı. İlk bestem ise tüm bu yoğun duygular ile piyanomun başına geçtiğimde ortaya çıktı. Bu çocukları düşünerek çalarken notalar bir anda piyanonun tuşlarına döküldü. Eseri bestelerken kendimden geçip duygularımı kontrol edemeyip göz yaşlarıma engel olamadığım anlar da oldu. Beste bittikten sonra eserin ismini ‘Umuda Haykırış’ koydum tüm bu çocuklar için bir umut olsun diye. Bu sebeple Lüksemburg’daki Uluslararası Artistes En Herbe Beste Yarışması’nda kazandığım birincilik ödülü, aldığım tüm ödüllerin içinde benim için en anlamlı ödül oldu. Yarışmadan sonra da kazandığım bu ödülü hastalıklar ve zorluklar çeken tüm dünya çocuklarına armağan ettim.

Bence çocuklara ve sanatçılara büyük önem veren eşsiz lider Mustafa Kemal Atatürk, sizin çalışmalarınızı ve başarılarınızı görseydi Türk evlatlarıyla bir kez daha gurur duyardı. Atatürk'e neler söylemek isterdiniz?

İlkelerin ve devrimlerin benim gibi Çağdaş Türk Gençlerinin beyninde ve kalbinde yeşermeye devam ediyor Atam sen merak etme…

Röportajın sonunda eklemek istediğim birkaç söz …

Daimî önder ve ışık kaynağımız Mustafa Kemal Atatürk Türk çocukları için şu sözleri söylemiştir: "Türkiye Cumhuriyeti’nin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin!.. Bu belli. Fakat zekanı unut!.. Daima çalışkan ol!"

Atatürk, bağımsızlığımızı, milli irademizi ve Türk halkının egemenliğini temsil eden bu önemli günü çocuklara armağan etti ve bizlerden çok çalışkan olmamızı istedi. Sevgili Nehir Özzengin’i çalışkanlığından ve ülkemize kazandırdığı pek çok başarıdan dolayı kutluyorum. Bizler de Nehir Özzengin gibi çalışma azimleriyle, emekleriyle kendi önünü kendi açan ve dur durak bilmeyen tüm çocuklarımızı tanıyacağız ve destekleyeceğiz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!

YORUMLAR

  • 0 Yorum