Melih Gözalan

Melih Gözalan


Siyaset - 2

22 Eylül 2021 - 11:05 - Güncelleme: 22 Eylül 2021 - 12:28

Merhaba,

Nerede kalmıştık? Vatandaş olarak seçme ve seçilme sürecine ne kadar dahil olabildiğimiz ile bir giriş yapmıştık. Siyasi olarak bir gelecek planladığımızda ciddi bir maddi gücümüzün olması gerektiğinden bahsetmiştik.

Peki, günümüz Türkiye’sinde siyasete girmiş olmak neleri değiştiriyor hayatımızda? 

Vatandaşa hizmet etme isteği ve azmi ile bu işe soyunan kişiler, seçildikten sonra neden halktan kopmaktadır. Makam ve mevki olarak görülen sıfatların elde edilmesi sonrası neden halktan üstün görülmekte ve/veya hissedilmektedir. 

Birçok olaya denk geliyoruz ki vekillerin siyasi kimlikleri ile kendilerinden olmayanlara uyguladıkları baskı ve hakaretamiz davranışlar hiç hoş olmamaktadır ve kabul edilemez.
Vekil tanımına baktığımızda;

•    Birinin, kendi adına iş görmesi için yetki verdiği ya da iş görmesi için kendi yerine bıraktığı kimse.
•    Başkasının adına, yerine söz söyleme, davranma, işlem yapma yetkisi olan kimse.
Bizlerin tüm ihtiyaçlarını, sorunlarını, düşüncelerini, çözümlerini, ilişkilerin yürütülmesi noktasında bizleri temsil etmek üzere seçtiklerimiz sonrasında nasıl bizlerden üstün hale gelebiliyor. 

Milletvekili > Millet gibi bir denklem oluşuyor sanki? 

Çıkarılacak yasal düzenlemelerin içeriği ve uygulanabilirliği mecliste yer alan milletvekili sayısı ile doğru orantılı mı? Yani 600 milletvekilinin yaptığı ya da yapabildiği optimum seviyedeki hizmetler minimum hangi sayıda milletvekili ile alınabilir? 400 olmaz mı mesela. 
Mecliste halkı temsil etmek bir hizmet işi gibi söyleniyor. Peki uygulamada belli aksaklık ya da çelişkiler olmuyor mu? Vekil sayısının norm sayıda tutulması ile birlikte mesela maaşlar çok düşük tutulsa, her vekilin çalışması için oluşturulan kadroların büyük bir kısmı hiç olmasa, mecliste kayıtlı araçların sayısı düşürülse, sağlanan sosyal haklar piyasa rayicine yakın bedellerle sunulsa( meclis lokantasındaki yemek fiyatlarından, lojman kira bedelleri vb. birçok hak )

Bu sayede ciddi bir kamu tasarrufu da sağlanamaz mı?

Dünya ekonomisinin dolayısıyla ülkemiz ekonomisinin gittiği hal ortada iken bazı kurumsal kararlar ile tasarrufa yönelik kararlar değerlendirilemez mi? 

Bunların tamamının ya da büyük bir kısmının hayata geçtiği bir durumda gerçekten kaç kişi hala siyaset yapmak ister?

Benim eleştirim sistemin kendisine, sistem değişirse zaten tüm farklı görüşlere sahip siyasi partiler de yeni düzene göre kendilerini güncellemek isteyecektir. 

Objektif düşünen halkın ve ülkenin menfaatini isteyen tüm vatandaşların bu ve buna benzer düşünceleri sahipleneceğini ve destekleyeceğini düşünüyorum.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • E&D
    2 yıl önce
    “Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler, vatandaşlara lütufmuş gibi sunulamaz.” demiş Fidel Castro Bunu yakaladığımız anda, 600 ya da 400,maaşları veya meclisteki yemek fiyatlarını vs. konuşmamıza gerek kalmayacak. Ama maalesef yama gibi davranıldığı içindir ki burukluğumuz
  • Çağrı Çelik
    2 yıl önce
    Kamu tasarrufuna milletvekillerinin maaşları ve giderlerinden başlanabilir. Daha sonra da belediyelerde düzenlemeler yapılabilir. Gerçekten çok önemli ve detaylı değerlendirilmesi gereken konular Melih'cim. Saygı ve sevgilerimle