Melih Gözalan

Melih Gözalan


Adalet

25 Kasım 2021 - 11:06

Merhaba,

Ben bu hafta ADALET konusunda bir iki kelam etmek istedim. Hepimize günün birinde gerekli olabilecek bir durum ADALET.

Peki, hepimizin çevremizden adil olmasını beklerken, olaylara ve kişilere bakışımız ne kadar adil sorusuna verdiğimiz yanıt nedir acaba. Anlık sinir durumumuz, hayata bakış açımız, ailemizden aldığımız kültür vb. birçok değişken bizim adil bakış açımızı ne kadar etkiliyor. Benzer olayları değerlendirmemizde ne kadar tutarlıyız.

Yani taraftarı olduğumuz takıma verilen penaltıdan tutun, aman ne olur canım trafikte 20 metrelik mesafeyi ters yönden gidelim dediğimiz durum, taraftar gibi desteklediğimiz siyasi partilerin verdiği kararların yorumlanmasına kadar birçok olaya verdiğimiz tepki ne kadar tutarlı.

Bu tutarsızlıklarımız içinde karar vericilerden tutarlı olmalarını bekliyoruz.

Uzun yıllar önce bulunduğum bir ortamda gazete haberini sesli okumuştum. “Dönemin yargı mercilerinde siyasal kadrolaşma ile ilgili bir haberdi. Değişen siyasal yönetim ile kadrolaşmanın da paralel olarak değiştiği ve yeni yönetimin ciddi bir revizyona gittiği ile ilgili bir haberdi. Masada bulunan arkadaşımız ise eski yönetimin de kendisini temsil etmediğini yeni yönetimin de kendi siyasal görüşünü yansıtmadığından dem vurarak “benim tarafımda bir değişen yok” demişti. O dönem bu bana bir vatandaş olarak çok değişik ve trajik gelmişti.

Yargı erki her dönem ve her koşulda BAĞIMISZ olmalı diye düşünenlerdenim. Hiçbir sosyal ve ekonomik statü yargı karşısında farklı algı yaratmamalı ve karar sürecinde karar verici objektif ve yasalara uygun değerlendirmeli. Çok klasik olacak ama ADALET ne zaman ve hangi koşulda kime lazım olacak belli değil. O bakımdan hepimizin sahip çıkması gereken bir durum.

Benim mevcut yapıda değiştirilebilir olarak gördüğüm bir durumdan bahsetmek istiyorum. Ekonomik olarak sıkıntı yaşayan insanların bu sebeple hak arayışından vazgeçebildiğini gördüm, yaşadım. Haklarını ararken masraflar nedeni ile daha başvuru aşamasında ciddi bedeller ödemek zorunda kalınıyor. Örneğin işten çıkarılan bir asgari ücretliyi düşünelim, eğer hakkını savunmak istiyor ise belli bir bedel ödeyerek mahkemeye başvuracak. Sonrasında dava sürecinde belki ilave masraflar sonucunda iyimser bir düşünce ile 1 -2 yıl içerisinde davası sonuçlanacak. Haklı ise tazminatı ve dava masraflarının bir kısmı kendisine ödenecek. Peki soru şu; işsiz vatandaşın dava açacak parası yok ise ne yapacak?

Bu örnek farklı koşullarda çoğaltılabilir. Hatta dava konusu ekonomik bedelin artması ile dava açılışı masrafları da artmaktadır ki bu durumla haklarını aramaktan vazgeçen vatandaş sayısının azımsanamayacak boyutta olduğunu düşünmek hata olmaz.

Bu durum bence adalet karşısında eşitlik olduğunu(olması gerektiğini) düşünenlerin üzerinde tekrar düşünmesi gereken bir konu olmalı.

Sevgi ile kalın.
 

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • Mustafa Yeşil
    2 yıl önce
    Devlet adaleti sağlayamıyorsa herkes kendi adaletini kendisi oluşturmaya kalkar. Sonuna kadar haklısın abi.
  • Derya Demirtaş
    2 yıl önce
    Kesinlikle katılıyorum. Maddi imkansızlıklar yüzünden hakkını arayamayanların sayısının çok fazla olduğuna eminim.
  • Simge Dursun
    2 yıl önce
    Sonuna kadar katılıyorum
  • Çağrı Çelik
    2 yıl önce
    Bu yüzden bir çok kişi hakkını aramakta sessiz kalıyor maalesef.