Doç. Dr. Emin Elmacı

Doç. Dr. Emin Elmacı


Mustafa Kemal Paşa, Vahdettin'e uyarısını yapmıştı

19 Mayıs 2020 - 09:26

Son yazımızda; Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmadan önceki son 6 ayını anlatmış ve o altı ayı anlamadan Milli Mücadele’nin anlaşılamayacağını belirtmiştik. İngilizlerin; mütareke imzalandıktan hemen sonra Musul’u işgal edip, bahane olarak da mütarekenin 7.maddesini göstermeleri İstanbul’u baskı altına almıştı.

Tüm İngiliz taraftarlığıyla Damat Ferit Paşa bile bu baskı altında “en mükemmel” ordu komutanı olarak Mustafa Kemal Paşa’ya mahkûm olmuş ve bölgedeki karışıklığı engelleyerek, “silahların toplanması ve çatışmanın önlenmesi konusunda” onu görevlendirmek zorunda kalmıştı. O kadar ki; ne olur ne olmaz diyerek 14 Mayıs akşamı yeni Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’yı son bir kez daha yoklamak istemişti. Mustafa Kemal Paşa ile Cevat Paşa; göz göze bakışarak Sadrazamı, kafasındaki bazı noktalarda ikna etmişler ve çıkışta da omuz omuza bunu kutlamışlardı. Cevat Paşa; bir şeylerden şüphelenmiş ve Mustafa Kemal’e “Bir şey mi yapacaksın Kemal” diye sormuş ve “Evet Paşam” yanıtını almış ve başarılar da dilemişti.

Belgelerden, basından, anılardan ve hatta özellikle de Cumhuriyetin ilanı sürecinde yolları daha sonra ayrılacak arkadaşlarının anılarından anlaşılan; Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkarken kafasında “kurtuluş düşüncesi” kesinlikle vardı. Bu net. İstanbul’da asker arkadaşları dışında, padişah, sadrazam ve hükümette onun “milli sır gibi” sakladığı düşüncelerini bilen kimse de yoktu. Bu da net!

Şunu da belirtmeliyiz ki; bu müfettişlik işi İngilizlerin isteğiydi. Bu nedenle İstanbul hükümeti, çok önceden Konya'da 2.Ordu müfettişliğini oluşturmuş ve başına da Mersinli Cemal Paşa’yı geçirmişti. 21 Nisan notası sonrası işin içine Samsun bölgesinin girmesiyle merkezi Erzurum olan ve sonradan 3.Ordu adını alacak 9.Ordu müfettişliğine de 30 Nisan’da Mustafa Kemal Paşa atanacaktı. Nihayet 14 Mayıs’ta da Fevzi Paşa da (Çakmak) İstanbul merkezli 1.Ordu Müfettişliğine atanarak bu süreç sonlanacaktı.

Yani Mustafa Kemal Paşa ile birlikte, askeri yetkileri olmayan aslında mülki yetkileri bulunan 3 müfettiş söz konusuydu. Ve amaç da; gönderilirlerken ellerinde olan yapılması gerekli talimatnamelerden anlaşıldığı üzere, “silahların toplanması, çetelerin çatışmasının önlenmesi yani Mondros ateşkesinin uygulanması için uygun ortamın yaratılması” olduğu da açıktı. Arşivler, tamamen bu belgelerle dolu.

E ne yapacağız görmezden mi geleceğiz. Elbette hayır.

Diğer bölgelerde bu talimatnameler uygulanırken, Mustafa Kemal Paşa ne yapacak? Tam tersini. İşte hem İngilizler ile hem de onların baskısıyla İstanbul ile ipler bu süreçte kopacaktır. Hem de öyle bir iki yıl içinde değil Samsun’a çıkışından yaklaşık 19 gün sonra. Nasıl mı? Bakalım.

Bu belgeleri görmeden bilmeden ahkam kesenlerin utanmasını sağlayarak önemli bir iş yapmış oluruz belki. Utanmayanlar ise zaten bu yalanların yalan olduğunu bildiklerini ama sadece kafa karıştırıp gençleri bu ülkenin kurucusu hakkında  “kandırmak” olduğu da bir gerçek. Bizim de işimiz zaten onlarla değil. 
Başlangıçta aslında hem İstanbul’dakiler hem de İngilizler için her şey yolundaydı. Ancak süreç çok geçmeden değişmeye başlayacaktı. İngilizler ise Samsun bölgesindeki istihbaratçıları Yüzbaşı Hurst aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa’yı gözlemliyorlar ve hatta Hurst’ün 21 Mayıs tarihli raporunda; bölgeye gelen Mustafa Kemal Paşa ile iç bölgelere gitmesi konusunda “tartıştıkları” bilgisini de not ediyorlardı. Sadece Milne, 19 Mayıs’ta kaygısını dile getirmiş ve “neden önemli kişilerin” gönderildiğini sorgulayıcı bir yazı yazmıştı. İstanbul’dan Milne’nin bu yazısına verilen iki yanıtta ise Mustafa Kemal Paşa’nın bölgede “asayişi sağlamak” için bulunduğu ve “Calthrope'un 21 Nisan 1919 tarihli notası” gereği gönderildiği bildiriliyordu.

Ancak İngilizler; Mondros’u uygulaması için gönderilmiş olan Mustafa Kemal Paşa’nın yeni girişimleri ve oradan gelen istihbarattan dolayı rahatsız olmaya da başlamışlardı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa; Samsun’da bir hafta kaldıktan sonra 25 Mayıs’ta Havza’ya gitmiş ve bu süreçte “bütün memlekette, milli teşkilat vücuda getirilmesi lüzumunu” bütün kumandanlara ve askeri mülki yetkililere bildirmişti.

Hele bir de İzmir’in işgaline karşı “büyük ve heyecanlı mitingler” yapılması görüşünü ileterek, ateşkesi uygulamak için gönderildiği halde mitinglerle milli bilinci oluşturmaya ve bu sayede de işgale karşı direnişi örgütlemeye başlamasıyla da ipler gerilmeye başlamıştı. İngiliz Yüzbaşı Hurst’ün 2 Haziran’da Mustafa Kemal Paşa’nın “Havza’daki 30 Mayıs mitinginde hazır bulunmasının bile kendisinin geri çağrılmasına yeteceğini” söylemesi de işleri İngilizler ve İstanbul açısından oldukça zora sokmuştu.

Mustafa Kemal Paşa ise; mitingleri “milletin sinesinden fışkıran üzüntülerin birer yansıması” olduğunu ve “tüm bölgeye yayıldığını” İstanbul’a bildirmiş ve herkesin uyanmasını sağlamıştı. “Uyanan” İngilizler de arka arkaya notalar vermeye başlamıştı. 6 Haziran 1919’da General Milne, kendi hükümetinden “Mustafa Kemal ve yanındakilerin yurt içinde dolaşmalarının rahatsızlık vermesi” nedeniyle derhal İstanbul’a çağrılması için İstanbul’a baskı yapmalarını istemiş, ayıca Osmanlı Harbiye Nezaretine yazdığı sert yazıda da derhal “General Kemal Paşa ile yanındakilerin hemen İstanbul'a dönmeleri için emir vermenizi dilerim” demişti.
Son noktayı ise; Mustafa Kemal Paşa’nın, İngilizlerin Diyarbakır ve havalisinden zorla aldıkları ve Samsun’a gönderdikleri on binlerce mekanizmayı taşıyan yük hayvanlarına el koyup satması ile Amiral Calthorpe 8 Haziran’da koyacaktı. Calthorpe; “kimi kötü niyetli kişiler” dediği Mustafa Kemal Paşa’nın “rahatsızlık ve karışıklık çıkarmaya çalışmasından” dolayı görevden alınmasını isteyecekti.

Sonuçta; Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasından 19 gün sonra, 8 Haziran 1919 günü Harbiye Nezareti, yeni bir yazı ile “Maiyet-i aliyelerinizdeki istimbotlardan biriyle hemen buraya teşrifiniz rica olunur” cümleleriyle Mustafa Kemal Paşa’ya İstanbul’a dönme emri verilmişti. İstanbul’daki basında bu geri çağrılma ve azl haberleri, iki üç gün sonra görülmeye başlanacaktı ve ipler kopacaktı.

Bu süreçte 14 Haziran’da Vahdettin’e yazdığı bir yazıda da “İşte, milli vicdanın ciddi şekilde uyanışını ve yeniden ortaya çıkışını istilacı menfaatlarına aykırı gören İngilizler ve vatanın zararına da olsa İngilizlere yaltaklanmayı meslek edinen zayıf karakterliler, bu kez beni aldatarak: İstanbul'a getirtmeye çalışıyorlar” cümlelerini de kullanan Mustafa Kemal Paşa; son uyarısını da yapmıştı.

Eğer zorlanırsam görevimden istifa ederek evvelce olduğu gibi Anadolu'da ve milletin sinesinde kalacağım.”
Ve dediğini de yapacaktır.

Milli Bayramımız kutlu olsun.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum