İzmir şehir merkezi, turizme hazır mı?

Uzun yıllar sonra İzmir’e ilk kez bir kruvaziyerin gelmesi hepimizi mutlu etti. Sonuçta bacasız sanayi dediğimiz turizmin kent merkezine yeniden hayat verecek olması çok kıymetli bir gelişme. Bu noktada başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer olmak üzere, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk ve  tüm paydaşları yürekten kutluyorum. Lakin gelelim madalyonun diğer yüzüne…  Efes Antik Kenti ve Bergama gibi muazzam tarihsel değerlerimiz, Çeşme gibi müthiş bir deniz turizmi bölgemiz var. Bunlar artılarımız. O halde bir de yazıma konu olacak eksi(leri)mize bakalım.

Kökleri binlerce yıla dayanan, tarihi ve kültürel değerleriyle büyük bir metropol olan İzmir’de kent merkezimiz turizme ne kadar hazır? Turist, İzmir kent merkezine geldiğinde buraya gelmiş olmaktan dolayı mutlu olabilecek mi? Ne yazık ki şahsi kanaatim bu sorunun cevabının hayır olduğu yönünde. Örneğin bir gece kentte kalacak geminin yolcuları o akşamı İzmir’in neresinde geçirecek? Hangi eğlenceli aktiviteyle İzmir’i anacak? Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bama güme boya kovalarına vuran çocuklarla mı? Yoksa sahil boyunca “İzmir Seddi” apartmanlarımızın altındaki kafe barlarımızla mı? Mesela hangi binamızın mimarisinden etkilenecekler? Gezecekleri müzeler hangileri olacak? İzmir’e gelmeden önce “Şurayı mutlaka görmeliyim.” diyecekleri kent merkezinde bir tane adresimiz var mı?

Konuyu daha iyi anlatabilmek adına sizlerle bu alandaki geçmişten bir anımı paylaşayım. MSC firmasına ait yaklaşık 4 bin yolcu kapasitesi bulunan Preziosa gemisi, yıllar önce İzmir’e ilk kez geldiğinde, İzmir basını gemiye davet edildi. Gemiyi gezenlerin içinde bulunan biri olarak tiyatro salonundan ihtişamı ve büyüklüğünden çok etkilendim.  Öğrendim ki salonun kapasitesi 1600 kişilikmiş. Bizim en büyük salonumuz Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde ana salonun kapasitesiyse 1153 kişilik. Anlayacağınız bir geminin içindeki salon, 4 milyon nüfuslu İzmir’de yok…  Geminin güvertesinden İzmir’e baktığımda gördüğüm manzarayı aktarmak gerekirse, bitişik nizam ortalama 7-8 katlı apartmanlar ve önündeki utanç viyadükleri dışında akılda kalan hiçbir şey yoktu.

İşte MSC Preziosa'nın tiyatro salonu



Dolayısıyla biz her ne kadar şuyumuz var buyumuz var desek de, söylediklerimizin albenisi, yalnızca dış dünyayı tanımayan bizleri etkiliyor. Elbette İzmir yangını bu kentin mimari hafızasını yerle bir etmiştir. Bunu kabul etmemek elde değil. Dolayısıyla turiste bir Lizbon gibi tarihi meydanlar ve sokaklar gösteremeyiz.  Ama en azından Bilbao’daki Guggenheim Müzesi gibi güzel bir modern sanat müzesi de mi yapamazdık bu kente? Kentlere simge olan her yapı, yüzlerce yıllık tarihe sahip olmak zorunda değildir. Öyle bir şey yaparsınız ki, içindeki ruh ile birlikte herkes onu görmek ister. Peki İzmir’de bunun için bir girişim var mı? Ne yazık ki yok… Acı ama gerçek olan bu.

Bilbao Guggenheim Müzesi