Burak Cilasun

Burak Cilasun


Deniz salyası değil, deniz intikamı!

08 Haziran 2021 - 10:51 - Güncelleme: 08 Haziran 2021 - 11:14


Bugün hangi gazeteyi ve haber sitesini açsanız konu deniz salyası. Hatta bırakın basın kuruluşlarını, sosyal medyada da birçok vatandaş durumun vahametinin fotoğraflarını paylaşıp tepki mesajları atıyor.

Peki bu duruma nasıl geldik?

Kimse kusura bakmasın ama göstere göstere, bağıra çağıra geldik!

Son 4-5 yıldır denizlerimizin doğal filtresi olan deniz patlıcanları, Uzakdoğu mutfağına adeta peşkeş çekildi! Bakın satıldı diyemiyorum ve diyemeyeceğim. Çünkü 2019 yılında konuya ilişkin yaptığım haberler için araştırmalarım sırasında gördüm ki ortada adeta bir talan var. Konunun uzmanları kirliliğin bu boyutlara geleceği konusunda uyarı üstüne uyarı yaparken, bizler bunları manşetlerimize taşırken neler mi yaşandı? Organ kaçakçılığı ile benzer nitelik taşıyacak şekilde denizlerin böbrekleri olarak görebileceğimiz deniz patlıcanları boyut ve miktara bakılmaksızın para hırsıyla toplantı. Hatta ve hatta Çeşme'de gündüz vakti algarna yöntemiyle dipte ne var ne yoksa toparlanarak teşbihte hata olmaz tencerenin dibini sıyırdılar.

Bakın talanın yöntemini de söyleyeyim; deniz patlıcanı avının yasak olduğu alanlarda toplanan tonlarca ürün, serbest olan yerlerden çıkarılmış gibi gösterildi. Sözde ırmağının akışına öldüğümüz ülkemizde bir Yunanistan'ın kendi denizlerini koruduğu kadar koruyamıyoruz mavi vatanımızı.

Yetti mi? Yetmedi...

Neredeyse günaşırı Ege ve Marmara'dan atıklarını denize dökülen derelere karıştıran fabrika haberleri geldi. Tekneler maliyetten kurtulmak için pisliğini denizin ortasına boca etti, deniz kenarındaki vatandaş yediğinin içtiğinin çöpünü denize bırakıverdi. E kardeşim taş olsa çatlar yahu.

Çeşitli şehirlerde dalgıçların ve gönüllerin gerçekleştirdikleri temizlik organizasyonlarında denizden çıkarılan utanç sergilerine şöyle bir bakın. Ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Dolayısıyla kapısının önü dışında her yeri pisletmeyi hak gören bu anlayış ve para hırsı yan yana gelince haliyle denizler de artık kurudu! Nasıl ki türlü hastalıklarda insanların ve diğer canlıların ağızları köpürüyorsa, denizler de köprüden önceki son çıkışta. 

Umuyorum 3 tarafı denizlerle kaplı ülkemizde mavi vatana olan ilgimiz gün batımında dostlarla bir şeyler yiyip içmek, sondaj, araştırma ve askeri gemilerimizi görünce gaza gelmek, denizleri sadece para ve keyif kaynağı görmekle sınırlı kalmaz. Denize saygı duymayı öğrenmeden bu iş olmaz. 

Yoksa denizin intikamı bugün salya olur, yarın çok daha ağır olur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum