Bu Göztepe kimin eseri?

İzmir'de güzel bir pazar günü... Hava sıcaklığı mevsim normallerinin üstünde. 

Milli maç arası vs. derken haftalardır takımlarını canlı izlemeyen binlerce Göztepeli, ligin en pahalı bilet fiyatlarıyla stadın yolunu tutmuş.

Gençler heyecanlı, aileler mutlu bir gün geçirme arzusunda. Takım haftalardır kötü gittiği için skor tahmini yapanlar "Yeniliriz" derken bile aslında kazanma totemi yaptığı için "Yeneriz" demek istemiyor.

Maça gidenler yolda "Rakip kim?" sorusunu duyduğunda "Tuzlaspor ama..." diye cevap veriyor. Aması şu ki Göztepe'nin rakibinin Tuzlaspor olması kulağa hem garip geliyor hem de acı... 

Yine de o cümle şöyle bitiyor;

Ama önemli olan rakip değil, önemli olan Göztepe!

Takımların sahaya çıkmasından itibaren tribünler hareketleniyor. Güney tribün gök gürültüsü misali besteye girerken, diğer tribünler de ciğerini patlatarak eşlik ediyor.

Fakat bir sorun var... 

Tribündeki Göztepe ile sahadaki Göztepe arasında dağlar kadar fark var.

Futbolcular koşmuyor ya da koşacak mecalleri yok. Top kontrolleri hak getire... Belki de Gürsel Aksel'in, Halil Kiraz'ın formasını hak etmediklerini onlar da biliyor.

Takım sahada tel tel dökülüyor derken, Tuzlaspor ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyor.

İkinci yarı başladığında ilk 10 dakika sahada saldıran bir Göztepe var. Takım saldırıyor ama rakip ceza sahasına gelene kadar... Oradan sonra herkes birbirine pas atıyor, geriye dönüyor, ataklar heba oluyor.

Sonrasında da tabii Tuzlaspor'un ikinci golü gelince bu kez tribünlerde film kopuyor. Takım dağılmış durumda, taraftar tepkili...

Top Göztepeli oyuncuların ayağına her geldiğinde başlıyor ıslıklar, yuhalamalar, okkalı cümleler!

Sonuç olarak maç 2-0 bitiyor ve taraftar yine hüsranla evinin yolunu tutuyor.

Şimdi soru şu? Bu kadroyu kim kurdu? Ali Koç'tan sonra cebinden en çok para harcayan başkan benim diyen Mehmet Sepil mi? Yoksa hafta içinde bana 5 yıl verin diyen Rasmus Ankersen mi?

İnanın bana Göztepe'den nefret etmiyorsa, hayatında yalnızca bir iki defa Göztepe maçı izlemiş bir ev hanımı dahi daha iyi kadro kurardı. En azından ev ekonomisi bilen hanımlarımız, koşmayan, kabiliyeti ve niyeti şüpheli oyunculara lüzumsuz para harcamazdı. 

Dolayısıyla bu oyuncuları kim aldı?

Ve nihayet olarak Göztepe'yi göz göre göre uçuruma kim sürüklüyor?